Dt. Seyfettin BABAT
Sosyolog- Aile Danışmanı
Ataerkil bir yapıya sahip olan Antik Yunanlılarda
kadın; erken yaşlarda evlendirilen, doğuran, evinde çoluk çocuğa ve barbarlığı ile övünen
kocaya bakmakla yükümlü, toplumsal yaşama katılması hoş görülmeyen ve kendine
biçilmiş rolü yaşayan önemsiz ve çoğu zaman kötücül bir figürdür sadece. Kadın
kendini biçilen bu rolü yaşamalıdır. Aksi düşünülemezdi.
Euripides |
Athena Farrokhzad |
Ancak kimdir Medea?
Medea
bir insandır,
Medea
bir göçmendir
ve
Medea bir kadındır.
Aynı zamanda
çocuklarının katili bir cani annedir, dünyadaki en önemli kutsallardan birini
ters yüz etmiştir.
Hayat veren,
doğuran bir kutsalken, can alana dönüşmüştür.
Farrokhzad,
Medea’yı ve onun yaptıklarını bir masaya yatırmıştır, hem yıkabilen hem de inşa
edebilen taşlarla dolup taşan bir masaya.
Oyun
başlar ve Medea, masanın başına oturur. Seyirciler arasında, cinsiyetinden pek
emin olamadığımız yer yer çocuksu, lakayıt tavırlı, kaypak, yargılayıcı,
etiketleyici bir de “ahlak” abidesi
vardır. Ahlak karakteri, mevcut toplumsal düzen içindeki gelenek, görenek, inançlardan
beslenen bir sesle konuşur. Seyirciyi de kendine katılmaya davet eder. Genel
anlamda ahlak da böyle değil midir? Toplumsal yaşamın, düzenin gerektirdiği bir
şekilde devamı için, çoğunluğun desteğine ihtiyacı vardır. Ahlak, toplumsaldan
bireye yönelik hegemonik tarzda bir sosyalleşme sürecinde bireyde yer edinir. Bu
edinim, farklılıklarımız sayesinde bireyselleşir. Kişiye göre ahlak, aynı
kişiye göre farklı durumlarda farklı ahlak, işimize geldiği gibi ahlak, bir
şehirde ahlak, bir köyde ahlak, evde ahlak, iş yerinde ahlak, yaşa göre ahlak, cinsiyete
göre ahlak…
Ahlaki
olan veya olmayan her eylemde mutlaka bir fail vardır. Failler, seçimlerinde özgürdürler,
yani öyle söylenir. Toplumsal yaptırımlar, dayatılan yaşantılar, ekonomik
baskılar, sunulan vaatler hep göz ardı edilir. İşte bu yüzden “Medea’ya Göre
Ahlak” oyununda Medea, ilk taşı çocuklarını öldüren bir annenin atmasını söyler. Ama
yine Medea yaptıklarına şöyle yanıt verir: “Haksızlığa uğramış olabilirsin
fakat bu yaptığını haklı çıkarmaz.”
Ahlakın
iki, hatta çok yüzlülüğünü keşfeden Medea, ahlakın yani toplumsalın kendine
dayattığı bir rolü oynamak yerine tüm sorumluluğu üstlenerek kendi rolünü
oynamaya başlar. O öfkeli, kandırılmış bir insandır; o bir kadındır, sevmiş
sevilmiş, doğurmuş, ihanete uğramış; o bir mültecidir, aşkı uğruna babasına, ülkesine
ihanet etmiş Yunan topraklarına gelmiştir. Ama haksızlıkları kabullenmek yerine
kendince çözümler üretmiştir, herkesin yaptığı gibi. Erkek egemen bir dünyada erkeklerin
ailelerini katletmeleri, barbarlık düzeyindeki şiddetleri çoğu zaman mazur
görülüp yüceltilirken, kadınlara aynı anlayış gösterilmemiştir. Medea da tüm
bunları göze alıp, erkin kendine biçtiği rolden sıyrılmaya çalışır.
Feminist
bir bakış açısıyla ahlakın göreceliğini sorgulayan bu oyunun yönetmenliğini Yeşim Özsoy gerçekleştirmiştir. Şenay Gürler de birinin
oynaması gereken Medea rolünü hakkını vererek canlandırıyor. Kostüm, makyaj ve giysi tasarımındaki bütüncüllük
Şenay Gürler’in etkili, abartısız, ama karakterin yüzyıllardır biriktirdiği
öfkeye yakışır oyunculukla birleşince biz de uzun yıllar unutulmayacak bir
Medea karakteri izleme şansı yakalamış olduk. Duygular arasındaki abartısız
gidiş gelişleri kahramanı hem sahici kılmıştır, hem de ona karşı gereksiz bir
sempati duymamızı engellemiştir. Şenay Gürler oyun boyunca, Medea’nın kadınlığı
üzerine inşa edilen tüm toplumsal cinsiyet kalıplarını üzerinden atarak oyun
sonunda yaptığı her şeyin ardında duran biri haline dönüşüyor. Seyirci o rollerin
ardında sadece bir kadını görünce şaşırmıyor. Haksızlığa uğramış, ama
yaptıklarında haklı olmayan, yine de tüm bunların arkasında durabilen bir kadın
Eline
geçirdiği her fırsatta Medea’nın bir çocuk katili olduğunu haykıran, kaypak,
çok yüzlü ahlak rolünde izlediğimiz Özgün Çoban da
oyunculuğu ile göz dolduruyor. Seyirciyle etkileşim içinde olması oyunun
sürprizlerinden biriydi. Ahlak, seyirci ister, yandaş ister çünkü. Sesini ve
bedenini ustalıkla kullanan genç oyuncu sahnede daha da devleşiyordu.
Ses, ışık ve dekor tasarımı
oyunun mitsel havasına çok uygundu. Özellikle durum ve duygulara eşlik eden
ışık, çok etkileyiciydi.
Mutlaka izlenmesi
gereken bir oyun.
Emeği geçen herkesi
kutluyorum.
MEDEA’YA
GÖRE AHLAK
Yazan: Athena
Farrokhzad
Yöneten: Yeşim Özsoy
Oyuncular: Şenay Gürler, Özgün Çoban
Çeviren: Ali Arda
Dramaturji: Ferdi Çetin
Koreografi: Tuğçe Ulugün Tuna
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Melis Hafızoğlu
Müzik Tasarımı: Gökçe Uygun
Afiş Tasarımı: Burçak Beşlioğlu
Video Teaser: Özgürcan Uzunyaşa
Reji Asistanı: Ezginur Köycü
Uygulayıcı Yapımcı: Nezih Cihan Aksoy
Teknik Koordinasyon: Umut Rışvanlı
Fotoğraflar: Noyan Ayturan
Işık Operatörü: Uğur Aksu
Yazarımız hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız
Henüz lisedeyken sanırım Atatürk Kültür merkezinde izlemiştim Medea'yı ve çok etkilenmiştim. Bu oyunu da izlemek isterdim. Tüm mitolojileri okumayı çok seviyorum ve hem evrensel hem de zamansız olduklarını düşünüyorum.
YanıtlaSilOyunculuklar ve dekor da baya iyiydi.İnsanı sorgulatan bir oyun.Dilerim yurt dışında da oynanır.
SilBen de Medea da ne diyordum.. İnsan, göçmen, kadın ve sanmıyorsam bir de feminist.. :) Yazıdan ve Yeşim Özsoy'un yönetmenliğinden çıkardığım sonuç bu.. Umarım yanlış anlamamışımdır.. Tiyatroya çevrilmesi de güzel olmuş.. Emeğinize sağlık.. 😊
YanıtlaSilFeminist etiketi yapıştırabilir miyiz bilemedim ama toplumun düşüncelerine ters düştüğü aşikar.
SilTeşekkür ederiz :))