Aile İçi Etkili İletişim-2


 EBEVEYN-ÇOCUK İLETİŞİMİ


Aileler ne kadar farklı eğitim, ekonomik, kültürel, psikolojik donanımlara sahip olurlarsa olsunlar “bireylerine destek olma, sahip çıkma” hedeflerinin ortak, buna ulaşma biçimlerinin ise son derece değişik olabildiği ileri sürülmektedir. Bireyi veya aileyi yaşadığı toplumdan ve şartlarından soyutlamak mümkün değildir elbette, ama her aile değişen koşullara uyum sağlama konusunda sahip olduğu ilişkisel yapı üzerinden yanıt verecektir. Bunda yetersiz olanlar aile içinde olumsuz psikolojik belirtiler üreterek değişecek, var olan sistemi beslemeye devam edecektir. Bu nedenle ailenin, yüklendiği önemli görevleri sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için diğer kurumlar tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Zira aile, ekonomi, eğitim, adalet, sağlık ve benzeri kurumların temelini oluşturmaktadır.

Anne baba tarafından kurulan insan ilişkileri modeli, “aile atmosferi” olarak tanımlanır. Bu atmosfer, rekabete ya da işbirliğine dayandığı gibi, dostça ya da düşmanca, otoriter ya da seçimli, düzenli ya da karmaşık olabilir. Yazımızda anlattığımız aile; orta sınıf, eğitimli, açık, dostça ve seçimli iletişimi savunan bir ailedir.

Sizin aile atmosferiniz nasıl? Bunun üzerinde biraz düşünmek ister misiniz?   
 


Siz bunu düşünürken biz de “Bayan A. ve Bay B.nin hikâyesine kaldığımız yerden devam edelim.


Bayan A. sağlıklı bir gebelik döneminin ardından C.yi doğurdu. 

Bay B. çocuğunu kucağına alınca mutluluktan uçtu. Babalığın bebekle ilk temasla başlayan ve öğrenilen bir süreç olduğunu biliyordu, eşiyle birlikte gittikleri doğuma hazırlık kurslarında öğrenmişti bunu.
İlk yıllar yaşanan zorlu günler ve geceler sonunda, C.nin yüzündeki bir gülücükle tüm zorluklarını unutuyorlardı. Onun ne kadar değerli olduğunu hem sözleriyle, hem de davranışlarıyla gösteriyorlardı. Küçük C., anne ve babasının birbirlerine duydukları sevgi ve saygının kendisini nasıl kuşattığını, aralarındaki iletişimin ne kadar açık ve anlaşılır olduğunu, kendisini dinlediklerini , onlardan akan koşulsuz sevginin onu nasıl beslediğini duyumsayarak büyümeye, gelişmeye, öğrenmeye devam ediyordu.

Aile, yaşadığı bir ekonomik sıkıntıdan birbirlerine kenetlenerek olabildiğince az zarar görerek kurtuldu. Bayan A., çocuğu için ara verdiği işine döndü, Bay B., arabasını satmak zorunda kaldı. Anneanne, bir süre evlerinde kaldı. Küçük C. onunla geçirdiği günleri doyumsuz anılar olarak biriktirdi. Ne olursa olsun, her akşam birlikte yemek yediler. Masada birbirlerinin gözlerine bakarak konuştular. Küçük C. nin oyuncağındaki bir arıza üzerine dakikalarca sohbet edip, birlikte çözüm buldular. Babasıyla birlikte tamir ettiler oyuncağı. Hem de harçlığından arttırdığı parayla satın aldığı parçaları kullanarak yaptılar bu işi. Oyuncak eski haline geldiğinde mutluluktan ne yapacağını bilemeyen küçük çocuk, evdeki herkese sarıldı. C., bir kez daha ne kadar değerli olduğunu hissederken, biriktirdiklerini kendi oyuncağı için harcamanın verdiği sorumlulukla biraz daha büyüdüğünü düşündü.


Küçük C., büyümeye devam etsin, biz  varoluşun boyutları üzerine konuşalım biraz.
Doğan Cüceloğlu; bireyin, insan ilişkilerinde beş temel ilişki gereksinimini karşılamak istediğini söyler.
  •    Dikkate Alınmak
  •   Kabul görmek
  •   Değerli görülmek
  •   Yeterli görülmek
  •   Sevilmek

Küçük C., büyürken tüm bu boyutları yaşayarak deneyimlememiş midir sizce? 

Bunları yaşayan insanlar; ait olma ve birey olmayı nasıl da kolay keşfederler, biliyorsunuz, değil mi? Küçük C., şanslı çocuklardan biri olarak büyümeye devam etti.

Aile içinde iletişim sayesinde gerçekleşen etkileşim;
  •   Çocuğa değerli olduğu duygusunu vermeli,
  •   Güven ortamı içinde yaşadığını hissettirmeli,
  •  Yakınlık ve dayanışma duygusunun altını bıkmadan usanmadan çizmeli,
  •   Çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirmeli,
  •   Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğretmeli,
  •   Mutluluk ve kendisini gerçekleştirme ortamı sağlamalı,
  •  Sağlıklı manevi bir yaşamın temellerini oluşturabilmelidir.

Bayan A. ve Bay B. çocukları C. ile nasıl bir iletişim kurmuş olabilirler acaba?

İşte size çocuğunuzla konuşurken dikkat etmemiz gereken kurallardan bazıları:

  •  Yüz yüze konuşmalıyız.
  •   Konuşurken veya oynarken, onunla aynı boy seviyesinde olmalıyız.
  •   Göz iletişimi kurmaya çalışmalıyız.
  •   Ona karşı dürüst olmalıyız.
  •   Gerektiğinde çocuğa resim ve oyun aracılığı ile yaklaşmayı bilmeliyiz.
  •   Emretmemeli, yönetmeye kalkmamalı, tehdit, asla etmemeliyiz.
  •   Zihin okumaya kalkmamalıyız. Zira bunu bugüne kadar hiç kimse başaramamıştır.
  •   Ahlak dersi vermeye çalışmamalıyız. Öğütlerimizi kendimize saklamalıyız.
  •   Yargılamamalı, eleştirmemeli, suçlamamalıyız.
  •   Sorun olarak yaşadığı şeyle alay etmemeliyiz.
  •   Güzel yanlarını öne çıkarmakla işe başlamalıyız.
  •   Ona verdiğimiz değeri ve onunla duyduğumuz gururu, onu ne kadar sevdiğimizi söylemekten çekinmemeliyiz. Çocuklar sevgiden değil, davranışlarımızdaki tutarsızlıktan şımarırlar, unutmayın.
  •  Mümkünse sesimizi yükseltmeyelim
  •  Yapıcı bir üslup seçelim
  •   Söz hakkı vermeli, sözünü kesmemeliyiz.
  •   İyi yaptın, dünden daha iyi yaptın gibi takdir sözcüklerini sık sık kullanmaktan korkmayalım.

En önemlisi dinlemeyi bilin, yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın ki sizinle konuşabilsinler, size danışabilsinler. Özellikle ergenlik döneminde buna özen gösterilmesi gerekmektedir. Ergenler genellikle alilerinin kendilerini yargılayacakları düşüncesi ile konuşmayı istemezler. Hâlbuki sizinle konuşmaya can atmaktadırlar. Sizinle konuşamayınca bu ihtiyaçlarını ev dışında gidermenin yollarını ararlar.

Dinlerken aktif dinleyin. Çocuğunuza bir yetişkin olarak “seni dinlemeye hazırım” mesajını vermeniz çok önemlidir. Dinlerken, tam olarak orada ve o anda kalmaya gayret edin; sizin ve çocuğunuzun dikkatini dağıtacak uyaranların ortamda bulunmamasını sağlayın. En uygun zamanı seçmeye özen gösterin. Dinlerken kendi düşüncelerinizi bir kenara bırakıp size iletilmek istenen mesajları almaya ve anlamaya özen gösterin. Anlamaya çalışın, mutlaka hak verin demiyorum. Kendinizi ve duygularınız ifade etmeye çalışın. Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu da  “Ben Dili” ni kullanmaktır.
Birkaç örnek verelim mi?
“Okuldan döndüğünde eşyalarını girişte bırakıp toplamadığında ben toplamak zorunda kalıyorum, her işi ben yapmak zorunda kaldığımda çok yoruluyorum ve kendimi iyi hissetmiyorum.”
 “Haber vermeden eve geç geldiğinde, seni merak ediyor, senin için endişe duyuyorum.”
Ben Dili”ni kullanarak, çocuğunuzun davranışını, kendi duygunuzu ve ortaya çıkan sonucu tanımlarsınız.

Sen Dili” ni kullanarak da kurabilirsiniz yukarıdaki cümleleri.
“Eşyalarını kapının önünde bırakmandan bıktım!”
 “Bir daha eve  geç gelirsen fena olur!”

 Ancak o zaman karşınızdakini sadece suçlamış olacaksınız. Bu durumda karşınızdaki ya savunmaya geçecek ya da size karşı gelecektir. Sonuç olarak iletişimi kesecektir. İletişimin en temel ilkelerinden biri olan sürekli mesaj alışverişi de kesilecektir. Yani iletişim bitecektir. Bitmesini istiyor muyuz?

Geçen bunca zamanda bizim ailemizde neler oldu acaba?
Çok uzun yıllar sonra bir gece Bayan A. ve Bay B. tatlı bir yorgunlukla yataklarına uzandılar. Aralarında konuşuyorlardı. Küçük C., büyümüş, bir şirkette  mimar olarak çalışmaya başlamış. Orada D. ile tanışmış. Sevmişler birbirlerini, evlenmeye karar vermişler. Bu gece düğün töreni vardı, genç çiftin.


Bayan A., Bay B, C.yi özgüveni yüksek, mutlu bir birey olarak yetiştirmeyi başarmış olmanın gururu ile birbirlerine sarılarak uykuya daldılar. Biliyorlardı ki C de eşi D ile birlikte bu topluma kendileri gibi değerli bireyler kazandıracaklardı. Aynı zamanda bu toplumu daha ileriye taşıyabilecek donanımda olacaktı her yeni gelen nesil. Bunu da etkili bir iletişim sayesinde kazandıkları, Sayın Cüceloğlu’nun söylediği gibi, geliştiren anne-baba sıfatıyla, mutlulukla gerçekleştireceklerdi.



Bin sevgi ve saygıyla…
                                                                                                   Konuk Yazar
                                                                              Hipnoterapist  Dt.Seyfettin BABAT
Konuya dair 1.Bölüm şurada
Yazar hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Aile İçi Etkili İletişim-2 Aile İçi Etkili İletişim-2 Reviewed by Seyfettin BABAT on Ocak 08, 2021 Rating: 5

31 yorum:

  1. Okurken nasıl mutlu oldum anlatamam :) Yazdıklarınızı kendi çekirdek ailemde tarttım karşılaştırdım. İnşallah bizim kızımız da örenekteki C. gibi büyüyüo gelişecek, faydalı, saygılı, öz güvenli bir birey olacak. Paylaşım için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebrik ediyorum ben de sizi :)
      Böyle farkındalığı yüksek ailelere ihtiyacımız var :)

      Sil
    2. Aileler,toplumun temel taşlarından biridir.Onların sağlıklı olması ve bireylerine destek vermesi çok önemli,diye düşünüyorum.Sizin gibi ailelerin çoğalması dileğiyle bin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.🤗

      Sil
    3. Çok teşekkür ediyorum sizlere, elimizden gelenin en iyisini vermeye çalışıyoruz :)

      Sil
  2. Faydalı ve hikayesi çok etkileyici . Yemek yerken göz göze gelmek . Oyuncak üzerine birlikte çözüm üretmek . İletişim gerçekten çok önemli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkili iletişim de çok önemli unsurlar bunlar...
      Sevgilerimle :)
      Teşekkürler :)

      Sil
    2. Beğenmenize çok sevindim.İletişim,sosyal bir varlık olan biz insanlar için çok önemli bir konu.Bunun farkında olarak yaşamak gerekiyor,bence.Bin sevgi ve saygıyla...🤗

      Sil
  3. Kendi aile hayatımla karşılaştıra karşılaştıra okudum, inanılmaz faydalı oldu. Bazı şeyleri bilmek yetmiyor belli aralıklarla tekrara ve telkine ihtiyaç var, bu yazı bu anlamda çok iyi geldi. "Çocuklar sevgiden değil, davranışlarımızdaki tutarsızlıktan şımarırlar. " sözü çok önemliydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aile içi tutarsız davranışlar gerçekten önemli bir sorun.
      Teşekkürler :)

      Sil
    2. Gerçekten de çocuklarımız bizden sadece koşulsuz sevgi ve önemli olduklarını hissettirmemizi bekliyorlar.Tüm bunları da davranışlarımızdaki tutarlılıkla sunmamız gerekiyor.Onları yaşamın güçlüklerine karşı çözüm üretebilen özgüveni ve özsaygısı yüksek bireyler olarak yetiştirmek en önemli sorumluluğumuz,diye düşünüyorum.Bin sevgi ve saygıyla...🤗

      Sil
  4. Toplumumuzda eskilerden gelen bir "sen çocuksun, konuşma." "Yaşın küçük senin. Nereden bileceksin?" tarzı söylemler yaygın. Halbuki yaşı kaç olursa olsun onun da bir birey olduğunu kabul etmek lazım. Yazınızı severek okudum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birey olarak kabul etmek önemli bir mevzu tabi ki :)
      Katkın için teşekkür ederiz yeğenim :)

      Sil
    2. Her birey,yaşı kaç olursa olsun, tek ve biricik olduğunu hissetmek ve bilmek ister gerçekten.Yazıyı beğenmenize çok sevindim.Bin sevgi ve saygıyla...🤗

      Sil
  5. Çok keyifle okudum keşke bütün çocuklarımız C kadar şanslı olsalar.Anne bana olarak hatalarımız oluyor elbet, bu tip yazılarla zaman zaman kendimize öz eleştiri yapabiliyoruz..Teşekkür ederim canım🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyifle okuduğuna sevindim :) Mükemmel ebeveyn olmak da diye bir şey de yok aslında.Elimizden geldiğince sağlıklı nesiller yetiştirebilmek dileğiyle...

      Sil
    2. Tüm çocukların,C. kadar şanslı olması biz yetişkinlerin sorumluluğunda aslında.Yazıda da belirttiğim gibi farklı yapılardaki ailelerin,bireylerine destek olma biçimleri birbirinden farklı.Ama her aile, bireylerine bir şekilde sahip çıkar.Önemli olan diğer kurumların aileyi desteklemesi ve ailedeki her bireyin farkındalığının arttırılması.Biz de kendi birikimlerimiz ve olanaklarımız sınırında bu farklılığın oluşması için çaba göstermeye çalışıyoruz.Bin sevgi ve saygıyla...🤗

      Sil
  6. Biz de 5 yaşında bir erkek çocuk büyütüyoruz. Teorik bilgiler uygulamada bazen zorluyor ama çevremize bakarak iyi birey yetiştirdiğimizi düşünüyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her çocuk ayrı bir dünya tabi.Çocuk büyütmek o yüzden zorlayıcı deneyimlerden.Kolaylıklar dilerim :)

      Sil
  7. Tüm maddeler ne kadar doğru, şu an hepsini tek tek burada tekrar yazmama gerek yok, hepsi çok önemli, keşke her anne, baba böyle yapsa, değerli olduğunu, önemli olduğunu, güvende olduğunu hissettirse, bağırmadan, çağırmadan, kızmadan. Yurdagül'cüğüm sana da, Seyfettin beye de çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de okuyup değerlendirdiğin için sana gönülden teşekkür ederiz Müjde abla :)

      Sil
  8. Üç çocuklu bir anne olarak, anne olmanın hayatimdaki en zor iş olduğunu söyleyebilirim. En zorlandığım dönem ise ergenlik dönemleri. Büyük oğlum atlattı şimdi çok iyi bir iletişimimiz oldu. Ortanca oglum biraz zorlayacak gibi 😆

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklar inan yaşantısında baya zorlayıcı bir deneyim.Kolaylıklar diliyorum canım benim :)

      Sil
  9. Harika ve çok yol gösterici bir yazı,hikaye tadında sıkılmadan okudum..

    YanıtlaSil
  10. Dikkatli ve hassas olmaya çalışırken maalesef hatalar yaptığım oluyor. Ama bir yerlerden toparlamaya çalışıyorum. Umarım iyi olur...Umarım mutlu bireyler olurlar...

    YanıtlaSil
  11. Kendi ailem ve aile ici davranışlarımız olarak kıyasladım adeta. Eksikliklerimiz mutlaka var. Farkındalık yaratmanız çok güzel oldu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkındalık oluştukça biz de mutlu oluyoruz.
      Sevgilerimizle...

      Sil
  12. Çocukları olanlar için önemli tavsiyeler ama bu tavsiyelere uymuyacaklarsa niye çocuk sahibi olurlar,Doğan Cüceloğlu bunlar hakkında da düşünsün biraz..Tavisyeler için emeğinize sağlık..😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerekli olgunluklar oluşmadan herkes evlenmemeli,çocuk sahibi olmamalı bana göre de...
      Teşekkürler :)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.